aşk...

AŞK ALDANMAKTIR


Bugün tarifi olmayan , tarifi her ferde göre değişen bir konuyu ele alıcaz AŞK... İnsan düşününce aklına milyonlarca şey geliyor ama hangisi doğru karar veremiyorsun. bugun AŞKı yazayım dediğimde yazıma bir türlü başlayamadım nerden başlamalıydım? Bu düşündüklerimin hangisi doğru? Gibilerinden sorular yankılandı beynimde... Aşk parmak izi gibiydi. uzaktan bakınca hepsi aynı görünüyordu. hep aynı kıvrımlar, hep aynı çizgiler vardı ama öyle bir birleşir ki onlar her biri eşsiz benzersiz olur. ne senin aşkın bir başkasınınkine benzer, ne de senin birine duyduğun aşk bir başkasına duyduğuna. Her defasında yeni bir iz yaratırsın aşkın tarifinde... eşsiz ve benzersiz... Hayatımı hep birilerine aşık vasfıyla geçirmiş biri olarak artık aşkın aldanmak olduğunu biliyorum, tabi bu benim tanımım. Ben nasıl aşık oldum? her aşık oluşumda aşkım ilk görüşteydi tabi bu ilk görüş mecazi şöyleki ilk gördugumde aşırı hoşlanırım, yavaş yavaş düşünmeye başlarım ve sadece iki gün sonra bakmışımki aşıkım. Aşkın bugunku tıbbi açıklaması bilmem ne salgı bezinden salgılanan ıvır zıvır hormonunun beyindeki tırı vırı noktasını uyararak orayı hareklendirmesiyle oluşuoyor. Tıbbi tanımımızda bir nokta es geçiliyor peki bu bilmem ne salgı bezine noluyorda hormon salgılıyor? gökyüzüne bakarken veya evde yatarken salgılanıp dolabımıza aşık olmuyoruz:) O hormon karşı cinsimizin güzelliğiyle, belki kokusuyla, belki insanın içini hoplatıcak bi bakışla, belkide sadece alelade bi yürüyüşüyle salgılanıcaktır burdan ilerisini bilmiyorum. Yazımı okuyan herkez bi aşkını düşünsün nasıl aşık olmuştu neler düşünmüştünüz? Eminim yüzünüzde güzel bir sırıtışla düşünüosunuzdur çünkü ben bu yazının tamamını o sırıtışla yazıyorum.Ben güzelliğinine aşık olmuştum aynı sınıftaydık ve başka bir sınıfa geçmek istiyordu bende içimden kızıyordum neden sınıftan ayrılmak istiyordu diye dua ediyordum hoca kabul etmesinde sınıfta kalsın diye inanılmaz bir güzellikti. Aşk aldanmaktır dedim neden? peki aşkınızı elde edince ne oldu? o hergun saatlerce kafanızda büyüttüğünüz kız veya erkekde gözünüze bir kusur çarpmadımı? ben lisede aylarca uzaktan görebildiğim kızla aynı ortamda bulununca burnu ne kadar değişikmiş diye düşünmüştüm ama önemli değildi o güzellik herşeyin önüdeydi... herkez bi sorunla karşılaşmıştır konuşmasında, tavırlarında beklemediğiniz bi şey muhakkak olmuştur. İşte bu yüzden aldanmak biz kafamızdaki insana aşık oluyoruz. Neden insanlar evlenince aşk bitiyor sadece sevgiye dönüşüyor çünkü daha önce görmediğimiz kusurlarının olduğunu farkediyoruz. Belkide aşk hikayeleri bu yüzden hep kavuşamayanların üstüne kurulu ferhat tanıdığı bildiği sirin için dağları delmiyordu aklında canlandırdığı şirin için dağları deliyordu hangi insan başka bi insanın yıllarını harcamasına değer? Ben tek taraflı aşkın varlığına inanıyorum çift taraflı aşk sadece sevgidir... AŞK hayatın en büyük kaosudur. hani nerden geldiği belli olmayan birden çıkan fırtınanın dağıttığı dingin sokaklar gibi o girdi mi kişinin yaşamına düzgün ve dingin olan herşeyin kaos olması kaçınılmazdır. kaos olması güzel olmadığı anlamına gelmemektedir, bilakis çok güzel, yaşanılması gereken bir duygudur. Herkeze nasip olması dileğiyle. mutlu sonla bitmediyse zaman herşeyin ilacı herşey unutuluyor...

AKİF PİRİNÇCİ


Akif Pirinçci, (d. 20 Ekim 1959, İstanbul) Türk kökenli Alman yazar. 10 yaşında ailesiyle birlikte Almanya'ya göçen Akif Pirinçci'nin ilk kitabı, 1980 yılında Tränen sind immer das Ende (Sonunda hep gözyaşı var) başlığıyla yayınlandı. Pirinçci, asıl çıkışını kedilerin baş karakter olarak seçildikleri "Felidae" romanıyla yaptı. Çalışmalarına Bonn'da devam etmektedir. ilk kitabı henüz 20 yaşında iken yayımlanmıştırTränen sind immer das Ende (Sonunda hep gözyaşı var)... Bestseller'ı olan Felidae Almanya'da yılın en iyi dedektif kitabı seçilmiştir...
iyi, hoş bir yazardır da; biraz fazla "ben felsefe biliyorum, bakın bunu da nasıl kullanıyorum" sevdası her romanında dikkat çeker. halbuki bu konuda virginia woolf ne güzel söylemiş:"felsefe bir romana yedirilmemişse, bu tümcenin altını kurşun kalemle çizebiliyorsak, güvenle diyebiliriz ki ya felsefede bir yanlışlık vardır ya da her ikisinde birden."bunun dışında hem felidae serisi, hem gövde (ki felidae serisine göre biraz daha zor okunur) iyi polisiye kitaplarıdır şahsen ben kitapları okurken betimleme kısımlarını arada atlardım ama bu yazdığımız betimlemer ve tümcelere rağmen okumamız gereken kitaplardır polisiye seviyorum diyorsanız okumama gibi bir şansınız olmamalıdır. Kesinlikle tavsiye edilir.

Tränen sind immer das Ende. Roman (1980)
Felidae. Roman (1989)
Francis. Felidae II Roman (1993)
Cave Canem. Felidae III Roman (1999)
Die Damalstür Roman (2001)
Das Duell. Felidae IV Roman (2002)
Salve Roma! Felidae V Roman (2004)
Schandtat. Ein Felidae-Roman Roman (2007) bağzı kitaplarıdır.

ETKİ


Etki: bir kimse veya nesnenin baska bir kimse veya sey uzerindeki gucu, tesir... Hayatı aile, komşu, çevre, okul, mahalledeki olayları özümseyerek bu olaylar ışığında kararlar vererek yaşarız. Dünyamızı kendi gerçeklerimize göre kurar ona göre yaşarız. Benim gibi nice universite öğrencisi sadece okula gidip haftada bir sinema veya bi halı saha maçını action görerek yaşıyo. Yapmamız gereken okadar çok şey varki tabir olarak kullanıcak olursak bizler bugün birer 'yesman' olarak yaşamalıyız okulu bitirdiğimizde en az yirmi üç yaşında olup arkasından askerlikti iş arama telaşıydı kaçırdığımız okadar çok şey varki... Ükemizde kaç kişi aktif spor yapıyor? Kaç kişi bir sinema dergisinin üyesi? Kaç kültür sanat dergimiz var? Kaç kişinin gerçek manada bir uğraşı, hobisi var? Sorularımız aslında yersiz ve boş bu sorularının her birinin cevabı yok denecek kadar az:( İnternete her girdiğimde belli bir iki siteye baktıktan sonra sıkılırken buldum, daha önceki internet uğraşlarımı yinelemeyi bırakıp yeni bir uğraş aradım sonunda buldum. Blogger.com artık bende kendi düşüncülerimi yaşadıklarımı fikirlerimi burda paylaşabilirdim beni bu etkinliğe sürükleyen YAKLASBİRAZ kurucusuna teşekkür ederim:) ve herkeze merhaba bütün insanlık iyi etkiler altında kalsın;) ...